İsminize en uygun ismi bulmak ister misiniz?
Samiye isminin anlamı: Yüksek, yüce. Samiye ismi Arapça kökenli bir Kız ismidir.
Samiye İsminin Anlamı Nedir? Samiye İsminin AnaliziNabiye: Haberci, haber veren.
Kudsiye: Kutsal.
Ermiye: Dolu yağdıran kasırga bulutları.
Samar: Akşam konuşma
Vasfiye: Nitelikli.
Refiye: Yüksek, yüce. - bk. Refia
Vehbiye: Tanrı bağışı olan.
Harbiye: Savaşla ilgili.
Hediye: Armağan, bahşiş
Veliye: Ermiş kadın.
Mehdiye: Doğru yolu bulan, hidayete eren.
Rahiye: Bal arısı.
Rasiye: Büyük dağ.
Taliye: 1. Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. 2. Kur’an okuyan.
Adeviye: 1. İyilik, yardımseverlik. 2. Ünlü hanım mutasav-vıfe.İyilikseverlik, yardımseverlik.
Ruhiye: Ruhla ilgili,ruha ait.
Edviye: İlaçlar, devâlar. Mezopotamya ve İran mutfağında kullanılan bir baharat karışımıdır.
Naciye: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
Tahliye: Boşaltmak. Boş bırakmak. Serbest bırakmak. Tathir etmek. Temizlemek.
Feyziye: 1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
Nadiye: 1. Bağıran, bağırıp çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis.
Seyfiye: 1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
Hamdiye: Allah’ı övmeyle, Allah’a şükretmeyle ilgili.
Methiye: 1. Övgü. 2. Birini veya bir şeyi övmek için yazılmış şiir.
Nevriye: Işıklı, parlak.
Fethiye: Fethetme, alma ile ilgili olan. Fethe mensup. Fetih hakkında yazılan kaside.
Zekiye: Anlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
Ümmiye: Okur yazar olmayan kadın
Takiye: Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.
Mihriye: Güneşle ilgili.
Remziye: İşaretle, simgeyle ilgili, simgeli, simgesel.
Fikriye: Düşünce ile fikir ile ilgili
Fecriye: Tan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
Ulviye: Yüce, yüksek, gökle ilgili
Samma: Cennet
Samala: Tanrı istedi
Kibariye: 1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Fevziye: Kurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
Ayniye: Gözle ilgili olan.
Nazmiye: Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımla ilgili
Avniye: 1. Yeniçeriler tarafından ve daha sonra Sultan Mecid ve Sultan Aziz zamanlarında giyilen bir çeşit yağmurluk. 2. Yardım etmiş. Yardımla ilgili.
Sabriye: Sabırlı, sabırla ilgili
Necmiye: Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait
Terbiye: Eğitim, Görgü
Hükmiye: Hükümle ilgili, hükme ait, bir karara dayanan.
Samime: Bir şeyin temeli, en köklü yeri
Zülfiye: Sevgilinin zülfü, saçı. - bk. Zülfüye
Sadriye: 1. Göğüsle ilgili, göğse ait. 2. Çocuğun anasıyla olan bağı.
Bedriye: Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili
Nuriye: Işıklı, ışıktan gelme
Hayriye: Hayırla, iyilikle ilgili
Bahriye: Donanma ve denizle ilgili
Lemiye: Parlayan, ışıldayan.
Samyeli: Güneyden esen sıcak rüzgar
Rukiye: Büyüleyici, sihirleyici, efsun. Peygamberimiz’in kızlarından birinin adıdır.
Muradiye: İstekli, dileği olan, arzulu kadın. Amacı olan kadın.
Örfiye: Törelerle, âdetlerle ilgili.
Hamiye: 1. Himaye eden, koruyan, koruyucu. 2. Kayıran, kayıncı.
Sudiye: Yararlı, faydalı, kazançlı.
Behiye: Güzel ve alımlı kadın
Adniye: Cennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik bayan.
Ferdiye: 1. Tek olan, tek şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Şaziye: Özellikleri kimseye benzemeyen
Samah: Bolluk, cömertlik
Samira: Samir kökünden gelir. Gecenin arkadaşı, sabah yıldızı ve gece insanı gibi anlamları vardır.
Şemsiye: Güneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik.
Ferdaniye: Birlik, teklik, eşsizlik.
Lamiye: Parıldayan, parlak, parıltılı.
Sulhiye: Barışa özgü, barışla ilgili, barış.
Hadiye: Hidayete erdiren, doğru yolu gösteren, kılavuz, rehber. Önde giden. Kuran’da geçmektedir ( Araf 186, Furkan 31)
Sabiye: Küçük kız, kız çocuğu.
Şehriye: 1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik.
Sırriye: Sır saklamasını bilen kimse.
Lütfiye: İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili
Şükriye: Görülen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak
Gülşadiye: Mutlu, seviçli güzel.
Samarah: Tanrı tarafından yönetilen dağ, görünüm,
Arziye: Toprakla ilgili, topraktan yetişen.
Rahmiye: Acıyan, merhamet eden.
Nasiye: Unutan, unutmuş olan.
Merziye: Hoşa giden, beğenilen. - bk. Marziye
Savniye: Koruma, gözetme ile ilgili.
Şadiye: Sevinç, neşe, mutluluk
Ganiye: 1. Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
Semiye: Aynı adı taşıyan, adları aynı olan, adaş.
Şevkiye: Şevkli, neşeli, istekli.
Aliye: Yüce, yüksek
Samire: Meyve veren, meyveli.
Ümniye: 1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
Huriye: 1. Coşkunluk hallerinde hurilerle buluştuklarına inanan bir tarikat. 2. Cennet kızı. 3. Sevgili. 4. Çok güzel kadın. Sözlük Anlamı: Meşin sırt çantası, dağarcık.
Sevdiye: Türkçe "sevdi" sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad.
Atiye: 1. Bağış, bahşiş, ihsan. Hediye. 2. Gelecek, istikbal.
Safiye: Katıksız, katışıksız saf
Düriye: İnci gibi parlayan, parlak.
Mehtiye: Doğru yolu bulan, hidayete eren. - bk. Mehdiye
Kadriye: Değerle ilgili / İtibar, onur
Fehmiye: Anlayış, kavrayışla ilgili olan.
Kutbiye: Kutupla ilgili, kutba ilişkin.
Cudiye: Cömert, eli açık.
Fenniye: Fene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
Samoel: talep, dua
Sampson: Güneş çocuk, parlak güneş
Samed: Her şeyin kendine muhtaç olup, kendisi hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan. (Allah) *Pek yüksek, dâim. * Refi’ ve âli ve içi dolu şey. * Kavmin ulusu.Allah’ın 99 ismi’nden biri olduğu için Abdülsamed olarak çocuklara isim olarak verilmesi uygundur.Allah’ın kulu manasında.Abd kul,köle Allah’ın kulu demektir.
Samet: Sonsuz, ebedi. Her şeyin kendine muhtaç olup, kendisi hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan. (Allah) *Pek yüksek, dâim. * Refi’ ve âli ve içi dolu şey. * Kavmin ulusu.Allah’ın 99 ismi’nden biri olduğu için Abdülsamed olarak çocuklara isim olarak verilmesi uygundur.Allah’ın kulu manasında.Abd kul,köle Allah’ın kulu demektir.
Samual: Tanrı duydu
Samuray: Samur ve ay.
Samzun: Güneş
Sariye: Hz. Ömer’in İran’daki komutanı.Sariye(R.A)
Sam: Adı, Tanrı duymak / dinlemek olanlar
Samih: Cömert, eli açık.
Sammy: Tanrı duydu
Samin: Sekizinci.
Samman: Bakkal
Samuele: Tanrı'nın Heard
Samuel: Tanrı duydu
Samim: Bir şeyin merkezi
Sami: İşiten, dinleyen
Samurtay: Samur ve tay.
Samson: Güneşin Çocuk
Samimi: İçten, candan, gönülden.
Sammon: Bakkal
Samir: Meyve veren, meyveli.
Saman: Zenginlik. Rahat, dinçlik. Düzen. Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, hayvanlara yedirilen ufalanmış sapları. (Türkçe)